7 Mart 2011 Pazartesi

Birileri bloğuma dokundu!

Ne oldu şimdi? bloglar kapatıldı, şimdi de açıldı. Bu kadar basit midir yani? İstediğimiz zaman erişiminizi keseriz istediğimiz zaman yeniden bağlanırsınız sanal aleme.

23 Şubat 2011 Çarşamba

Gizemli Şahıs

tatatatataammmm......
evet sizi o gizemli şahısla tanıştırma vaktim geldi. o o oooooo biirrr golden! evet yanlış anlamadınız ya da yanlış anladınız. Altın değil ama parlak, pahalı değil ama bazen pahalıya mal oluyor, değer kaybetmiyor tüğ kaybediyor o oooo  birr golden retriever adı da ÇAKIL!
Küçük karaburunlu, uzun kuyruklu bolca da tüylüdür kendisi. Bizimle 3. yılını doldurmak üzere. Kendisini Manisa'dan aldık 6 yavru içinde en son doğan ve tek dişi olandı. Biz hep dişi bir köpek istemiştik Çakıl da tek dişi olunca biz onu değil o bizi seçmiş oldu.
Çakılın annesi...hangisi çakıl bilemiyoruz..
Bu da çakılın bebeliği. ayyyyy kuzum benim.
Sonra o kuzu dana oldu. Evlere sığmamaya başladı. Tepemize çıktı. Yedi bizi yedi.
Bu baayanın hobileri arasında top oynamak, top oynamak, top oynamak, bizi yalamak, üstümüze çıkmak, yemek yemek, yemek yemek ve daha çok yemek yemek vardır.
evet işte gizemli şahısla tanıştınız.....

organik çocuklar

Geçtiğimiz cumartesi çocuklarımla birlikte AKM(konak)'de açılan organik sergiyi gezdik. Neler yoktu ki, zeytinler, sabunlar, filler, peynirler, ,inek sütü, keçi sütü, ipek ve oyuncak. E tabii çocukların ilgisini en çok oyuncaklar çekti. Konumuz geri dönüşümdü dersimizde geri dönüşümle ilgili oyunlar oynadık beraber gazeteden kese kağıdı yaptık ve naylon poşetin zararlarını konuştuk.Bunun üstüne de organik sergiyi gezdik. Aslında duyarlılık o yaşlarda başlıyor. Çocuklarımızı organik bir yaşamın güzelliği konusunda bilinçlendirmeliyiz.Organik pazar İzmir'de cuma günleri Bostanlı'daymış ben gitmedim ama ilk fırsatta gideceğim.
En çok ilgi oyuncak standındaydı.
Bu bilmeceli oyuncağı çözen kişiye topaç hediyeydi. Hiçbirimiz çözemedik. Topaç kazanamadık.
Ev yapımı erişteler, tarhanalar vardı. Dışarıdan bisküvi almayın annenizin yaptığı kurabiyelerden yiyin dedik ama bakalım.
ipek böceğinin yolculuğu çok şaşırttı herkesi.

18 Şubat 2011 Cuma

yansımam kıpır kıpır!!!

Bir kıpırtı geldi bu aralar bana. Sabahları kahvaltı yapıyor, öğlenleri sağlıklı şeyler yiyor akşam da sebze ve meyve suyu tüketiyorum. Hayatımda böyle dönemler olur sonra eskisine dönerim ama bunun uzun sürmesini istiyorum. Öğrendiğim onca şeyden sonra fast food yaşamıma sonsuza dek elveda demek istiyorum. Çok koşturuyorum bu günlerde işler yoğun ama şunun farkına vardım yoğunlaştıkça enerjim artıyor. Tüm gün amaçsız oturduğumda içime oturan öküzler beni de kendilerine çekiyor. Ayrıca süper sürpriz hediyeler alıyorum! Bunlardan biri ekmek yapma makinesi, diğeri de bambu bir bıçak. Tam şu zamana uygun, sebze ve meyveleri vitaminini öldürmeden doğrayabilirim. Sırf bu bambu bıçağın hatırına  salata manyağı bile olabilirim. Veee en güzel gelişme de Cirque de Soleil gösterisine bilet hediyesi almış olmam. Bakalım 2 Martta ailecek gideceğiz bu gösteriye ayrıntıları size yazarım!

17 Şubat 2011 Perşembe

Bu Sabah....

Bu sabah  taze ekmek kokusuyla uyandım... O ne müthiş bir kokuydu! hani kokular bilinçaltınızda size müthiş yolculuklar yaşatır ya aynen öyle. hele bir de o koku uyku arasında sizin burnunuza gelmişse. Her kokuya bir anlam yüklüyoruz, sıcak ekmek de öyle. Aileyi hatırlatıyor bize, güzel günleri. Kendi yaptığım ekmeği hiç yememiştim bu zamana kadar. Aslında ne kadar uzaklaşmışız üretime,ne kadar dışında kalmışız vücudumuza giren bizi şekillendiren yemeklerin.
Bu sabah taze ekmek kokusuyla uyandım....

14 Şubat 2011 Pazartesi

Filin Uğuru

Filleri oldum olası sevmişimdir. Evimizde sayısını bilmediğim kadar çok filim var. Fillerin uğur getirdiğine inanılır ben de buna inanırım esasen ama filleri sevmemin tek nedeni uğurları değil elbette o koskocaman cüsselerinin altında yumuşacık bir kalpleri olduğuna inanırım çok masum ve saf görünürler bana. İşte bu fotoğrafta gördüğünüz fili de bana çok sevdiğim bir öğrencim Bulgaristan'dan getirdi. Ona filleri çok sevdiğimi söylemiştim aslına bakılırsa bu hediye fili de ben sipariş ettim sayılır.(Dolaylı olarak) çünkü yine bir rivayete göre sizin evinize başka başka kişiler fil hediye getirirse ve bunların sayısı 7 ye ulaşırsa  istediğiniz bir şey gerçekleşir. İstediklerimiz belli aslında ama benim için filler daha özel anlamlar taşıyor. Beni rahatlatıyorlar. Bu arada yine bir arkadaşımız ev hediyesi olarak 7 fil birden getirmişti ama o sayılır mı bilmiyorum. Uğurlu filim yanımda, uğurumu bekliyorum.

21 Ocak 2011 Cuma

Misafir

Bigesu Erenus'un yazdığı, Gürol Tonbul'un yönettiği "Misafir" isimli oyun 31  Ocak 2011 Pazartesi Günü İzmir E.Ü AKM(Konak)'de saat 20:30'da sahnelenecek. Mavi Sanat Tiyatrosu'nun hazırladığı bu oyun göçü ve onun götürdüklerini anlatıyor.
"Ait olduğumuz yerin sınırında durur misafir. Bir manimiz yoksa alırız içer ama gitme vakti gelince gitmesini isteriz. İyi de, ya gitmezse, ya gidecek yeri kalmamışsa?İade-i ziyaret gerektiren bir durum değil midir misafirlik? O halde size aitlik duygusu veren nedir ki?"
Almanya'ya göçün 50. yılında bu oyun çok şey söyleyecek...

18 Ocak 2011 Salı

Kerem Gibi

Dostlar Tiyatrosu, Genco Erkal'ın oynadığı Kerem Gibi oyunuyla dün İzmir'deydi. Nazım Hikmet'i ve Genco Erkal'ı seviyorsanız çok etkileneceğiniz kesin. Genco Erkal bu oyunu bir çok kez oynamış ve oynadığı eski oyunlarından görüntüler, Nazım Hikmet'in görüntüleri, resimler, savaşların videoları tüm oyun boyunca gösteriliyor ve böylece tek kişilik bir oyun görsel bir zevke dönüşüyor. Nazım Hikmet'in şiirlerini Genco Erkal'dan daha önce Nazım Orotoryasında da dinlemiştim ama bu bambaşkaydı. Bu oyun hayat üzerine, düzen üzerine bir kez daha düşünmenizi sağlayacak.

cupcake


benim ördüğüm cupcake berem. bu işe çok sardım strese birebir!

3 Ocak 2011 Pazartesi

Biberli Ekmek

Çook leziz bir şey efenim hemen tarifini vermek istedim. Eşimin annesinden öğrendiğim bu ekmek çeşidine bayıldım. Fotoğraftakini ben yapmadım ama kendim yapmış gibi tarifini verebilirim. Hem bana da hatırlatma ve bir dürtme olur bu. Pazar kahvaltılarının vazgeçilmezi olmaya aday.
Öncelikle hamur mayalıyorsunuz bunun nasıl yapıldığını benim gibi bilmiyor ve onu sonra öğrenirim diyorsanız ekmek fırınına gidip hamur alıyorsunuz. Sonra bu hamurları top top yuvarlayıp üstüne hafifçe bastırıyorsunuz ve fırın tepsisine diziyorsunuz. Diğer yandan bir tane soğanı rendeliyorsunuz içine biber salçası koyuyorsunuz ve bu karışımı top top yaptığınız hamurun üstüne sürüyorsunuz en üst kısmına da susam ekiyorsunuz. 175 derece önceden ısıtılmış fırında 20 dk kadar pişiriyorsunuz. Sonra afiyetle yiyorsunuz efenim afiyet olsun.
Öncesi
Ortası
Sonrası......

veee sonunda....

tatatatatatammmmm....... battaniyeyi sonunda bitirdim. önce hızlı ilerlemiştim ama sonlara doğru yavaşladım o yüzden de bu kadar uzun sürdü. Kenarlarındaki oyayı ben beceremediğim için teyzem yaptı. Ellerine sağlık..
Sizi bu gizemli şahısla daha sonra tanıştıracağım.
Ben başladım mı zor dururum. Bitirdim ya battaniyeyi hemen bir kukuleta ördüm. Henüz bir mankenim olmadığı için çok saçma duruyor ama daha sonra nasıl durduğunu da gösteririm.